Alerji Nedir ve Nasıl Oluşur?
Bilimsel anlamda alerji, bağışıklık sistemimizin yabancı maddelere karşı verdiği anormal yanıttır. Alerji oluşumunun, genetik yatkınlığı olan bireylerde çevrenin etkisi ile ortaya çıktığı bilinmektedir. Özellikle son yıllarda giderek artış gösteren alerjik hastalıkların sıkça görülmesi ‘Hijyen Hipotezi’nin öne sürülmesine yol açmıştır. Hijyen hipotezine göre, zaman geçtikçe doğal yaşamdan uzaklaşılması ve günümüzün gelişen yaşam koşullarının yanında getirdiği yeni beslenme alışkanlıkları, hava kirliliği, sigara dumanına maruz kalınması gibi durumlar alerji gelişimine taban oluşturmaktadır. Bağışıklık sistemimizin görevi, vücudumuzdaki bakteri ve virüs gibi hastalık yapıcı mikroorganizmaları belirleyip onları yok etmektir. Ancak bağışıklık sistemimizin, bahsettiğimiz bu gibi sebeplerden dolayı vücudumuza yabancı fakat herhangi bir zararı olmayan maddelere karşı vermesi gereken normal tepkilerde değişiklikler olur ve bu maddelere aşırı tepkiler gösterilmesiyle alerji ortaya çıkar. Yabancı olan bu maddelerle karşılaşıldığında hapşırık, burun akıntısı, kaşıntı, öksürük, nefes darlığı, ciltte kızarıklık ve kaşıntılar, yüzde çeşitli yerlerde şişlik, tansiyon düşüklüğü ve bayılma gibi bulgular ortaya çıkabilmektedir.
Besin Alerjisi Nedir?
Belirli bir besinin tüketimi sonucu bağışıklık sistemi o besin içindeki herhangi bir maddeyi zararlı olarak tanımlayarak bu maddeyi nötralize etmek amacıyla immünoglobulin E (IgE) antikorunun serbest kalması için hücreleri uyarır. Daha sonrasında bu besin tekrar tüketildiğinde zararlı olarak tanımlanan madde, IgE antikorları tarafından algılanıp bağışıklık sistemine histamin ve diğer kimyasal maddelerin salgılanması için sinyal verilir. Bu salgılanan kimyasallar ciddi alerjik semptomlara neden olur ve yaşamı tehdit edici potansiyele sahip tıbbi bir durum meydana gelir ve bu durum besin alerjisi olarak tanımlanır. Herhangi bir yiyeceğe karşı oluşabileceği gibi bir kişi birden fazla besin alerjisine sahip olabilir. Besin alerjileri semptomları daha çok bebeklik ve çocukluk dönemlerinde görülse bile her yaş grubunda görülmektedir. Hatta belli bir yaşa kadar sorunsuz bir şekilde tüketilebilen besinlere karşı bile sonradan alerji geliştirilebilmektedir.
Besin Alerjisi Belirtileri Nelerdir?
Alerjisi olunan besinin az miktarda tüketimi bile hafiften şiddetliye doğru artmak üzere çeşitli semptomlara yol açar. Hafif semptomlar kurdeşen, ciltte kızarıklıklar, ağız ve kulakta kaşıntı, mide bulantısı, kusma, ishal, karın ağrısı, burun akıntısı, hapşırma, öksürük, ağızda tuhaf tat hissi gibi durumları içerirken ağır semptomlar dudak, dil veya boğazın nefes almayı engelleyecek şekilde şişmesi, yutma güçlüğü, nefes darlığı, hırıltılı solunum, cilt ve dilin maviye dönmesi, kan basıncındaki ciddi düşüşe bağlı şok, hızlı nabız ve baş dönmesi ve bilinç kaybı gibi durumları içererek hayati tehlike oluşturan ve sistematik bir reaksiyon olan anafilaksi oluşumuna da neden olabilir. Bunlardan farklı olarak saman nezlesi, astım gibi reaksiyonların görülmesi durumunda besin alerjisi riskinin daha fazla olduğu söylenebilmektedir.
Besin Alerjisi ve Besin İntoleransı Ayrımı
Besin alerjisi semptomları ile daha yaygın olarak görülen besin intoleransı semptomları benzerlik gösterebilir. Her iki durumda da ishal, bulantı, kusma kramp gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Aralarındaki en büyük fark besin intoleransının bağışıklık sistemi ile ilgisi olmayan, rahatsızlık yaratsa bile besin alerjisine kıyasla daha az ciddi bir durum olmasıdır. Besin intoleransı türüne göre değişmekle birlikte, intolerans oluşturan besinin az miktarda tüketilmesi mümkün olabilmekteyken, besin alerjisi olan kişilerin bu besinleri az miktarda tüketmesi durumunda dahi ciddi alerjik reaksiyonları tetikleyebilmektedir.
Besin Alerjisi Tedavisi
Besin alerjisinden korunmanın temel yolu alerjen etkiye sahip besinleri diyetten uzaklaştırmaktır. Alınan besinlerin bileşen etiketleri dikkatlice okunmalı ve kaçınılması gereken bileşenlerin farklı isimlendirmeleri iyi bilinmelidir. Besin alerjisine uygun olarak hangi ürünlerin tüketilip tüketilemeyeceği mutlaka bir alerjist ve diyetisyen tarafından değerlendirilmelidir.
Besin Alerjisine Sebep Olan En Yaygın Besinler
Neredeyse her türlü yiyeceğe karşı vücutta bağışıklık sistemi tarafından alerji geliştirilebilir. Ancak alerji geliştirilen besinler arasında yaygın olan ana besinler mevcuttur. Bunlar süt, yumurta, yer fıstığı, fındık, soya, buğday, balık, kabuklu deniz ürünleri ve susamdır. Besin alerjilerinin çocuklukta veya yetişkinlikte düzelme ihtimalleri vardır. Bu sebeple belli aralıklarla hastalar değerlendirilmeli ve yükleme testi yapılarak düzelme oranları takip edilmelidir. Süt, yumurta, buğday ve soya alerjileri yıllar içinde çoğunlukla düzelirken kuruyemiş, balık ve kabuklu deniz hayvanları alerjilerinin düzelmesi daha düşük ihtimaldir.
SÜT
Bebeklerde ve çocuklarda en sık görülen besin alerjisidir. İnek sütü, süt alerjisinin olağan nedeni olsa da koyun, keçi, manda ve diğer memelilerden gelen sütler de alerjik reaksiyon oluşumuna neden olabilir. İnek sütü içindeki whey ve kazein olmak üzere iki tip proteine de alerji gelişimi görülebilir. Süt alerjisi reaksiyonlarının oluşmasını önlemek için süt ve süt ürünlerinden uzak durmak temel yöntemdir. Süt içindeki proteinler birçok çeşitli işlenmiş üründe bulunduğu için süt alerjisi olan kişiler ürün etiketlerini mutlaka dikkatli bir şekilde incelemelidir.
YUMURTA
Yumurta alerjisi, çocuklarda sütten sonra gelen en yaygın ikinci alerji nedenidir. Tavuk yumurtası dışında ördek, kaz, hindi ve bıldırcın gibi kuşların yumurtalarına karşı da alerji oluşumu görülebilmektedir. Semptomlar tüketimden hemen sonra ortaya çıkar ve hafiften şiddetliye kadar değişiklik gösterebilir. Alerji sebebi yumurta akı içerisindeki proteinlerdir. Ancak yumurta alerjisi söz konusu olduğunda yumurtanın sadece beyazından değil sarısı da dahil olmak üzere tamamından kaçınılmalıdır. Bunun sebebi, yumurta beyazı ile sarısını tamamen ayırmanın mümkün olmaması yani çapraz kontaminasyon oluşum riskidir.
YER FISTIĞI
Yer altında yetişen ve baklagiller grubuna dahil değerli bir bitki olan yer fıstığının alerjisi, şiddetli alerji ataklarının oluşum nedenlerinden biri olup yaşamı tehdit edici risk oluşturabilmektedir. Az miktarda tüketim bile ciddi reaksiyonların oluşumuna neden olabilmektedir. Alerji reaksiyonları fıstık proteinlerine karşı verilen yanıt sonucu oluşmaktadır. Yer fıstığı ile doğrudan ya da dolaylı temas reaksiyon oluşumunu büyük oranda tetikler. Sıradan cilt teması alerji riskini, temas eden alanın ağza, burun veya göze değmesi alerji reaksiyonlarının daha etkili oluşmasına yol açmaktadır. Bu reaksiyonlardan kaçınmak için yer fıstığı ve ürünlerini diyetten çıkarmak temel tedavidir. Ayrıca yer fıstığı paketli ürünlerde oldukça kullanılmaktadır bu nedenle ürün seçimlerinde oldukça dikkat edilmelidir.
KABUKLU KURUYEMİŞLER
Fındık alerjisi çocuklar ve yetişkinlerde alerji oluşturan önemli besinlerdendir. Fındık yanında ceviz, badem, kaju gibi kabuklu kuruyemişler de aynı şekilde yaygın alerjen besinler arasındadır. Bu kabuklu yemişlerden birine alerji duyulması diğerlerine karşı da alerji gelişim oranını arttırmaktadır. Böyle bir durumda tüm bu ürünlerden kaçınmak gerekebilir. Fındık proteinleri, kurabiyeler, şekerler, çikolatalar, krakerler, enerji barları, çeşitli soslar ve bunun gibi birçok üründe kullanılmaktadır. Bu nedenle ev yapımı olmayan ürünler tüketilmeden önce etiketleri mutlaka incelenmelidir.
SOYA
Soya alerjisi genellikle bebeklik döneminde soya bazlı bebek mamalarına tepki geliştirilmesi ile başlar. Çoğu çocukluk döneminde soya alerjisini atlatsa da bazıları alerjiyi yetişkinliğe taşıyabilmektedir. Soya alerjisine sahip olmak uygulaması zor olabilmekle birlikte soya proteini içeren ürünlerden kaçınmak anlamına gelmektedir. Et ürünleri, fırın ürünleri, çikolatalar, kahvaltılık ürünler gibi birçok besin soya içerebilmektedir. Bu nedenle alışveriş sırasında ürün seçimlerinde dikkatli olunmalıdır.
BUĞDAY
Buğday alerjisi, buğday içeren besinlerin tüketimi sonucu oluşabildiği gibi buğday unu solunumu da hafiften şiddetliye doğru değişen reaksiyonların oluşumuna yol açabilmektedir. İçindeki albümin, globulin, gliadin ve gluten olmak üzere dört protein türünden herhangi birine karşı bir alerji geliştirilebilir. Buğday, çok yaygın kullanılan bir tahıl olduğu için diyette kullanılmaması oldukça zordur ancak buğday yerine arpa, mısır, yulaf, kinoa, pirinç gibi tahıllar kullanılabilmektedir. İşlenmiş çoğu gıdada bulunduğu için tüketilen ürünler oldukça dikkatli incelenmelidir.
Buğday alerjisi, çölyak hastalığı ile karıştırılabilmektedir ancak bu ikisi birbirinden farklı durumlardır. Buğday alerjisinde, buğday içindeki protein sindirildiğinde bağışıklık sistemin tetiklenmesi sonucu oluşan semptomlar söz konusu olup ölümcül olabilme potansiyeline sahiptir. Çölyak hastalığı ise immun sistemin buğday, çavdar, arpa ve bazen yulafta da bulunan gluten proteini içindeki prolamine anormal bir tepki vererek ince barsaklarda hasara neden olan bir otoimmün hastalığıdır. Besin alerjisinde rol oynayan hatta anafilaksiye neden olan IgE antikoru çölyak hastalığında görülmez. Çölyak hastalığı sadece bu hastalığa özgü genlere sahip kişilerde ortaya çıkar.
BALIKLAR VE KABUKLU DENİZ ÜRÜNLERİ
Kanatlı balıklar yaygın besin alerjilerinden biri olup genellikle ömür boyu sürmektedir. Özellikle somon balığı ve ton balığının oldukça alerjen olduğu bilinmektedir. Balıklara karşı alerjiye sahip olmak kabuklu deniz ürünlerine de alerji duyulduğu anlamına gelmemektedir.
Kabuklu deniz ürünleri ise iki gruba ayrılmaktadır. Birinci grup eklembacaklı kabuklular (yengeç, ıstakoz, karides…) diğer grup ise yumuşakçalardır (midye, istiridye…). Alerjik reaksiyonlara daha çok eklembacaklı kabuklular sebep olup ağır semptomların görülmesinde etkilidirler. Reaksiyonlardan kaçınmak için tüm kabuklu deniz ürünlerini çok önemlidir.
Reaksiyonların oluşmaması için alerjiye göre balık ürünleri veya tüm kabuklu deniz ürünleri diyetten çıkarmak ve kişinin kendi hazırlamadığı besinlerin içeriklerine oldukça dikkat etmesi gerekmektedir. Ayrıca besin kontaminasyon riskinin yüksek olduğu deniz ürünleri restoranlarından uzak durulması reaksiyonlardan korunmada etkilidir. Balıklara dokunmak, balık pazarlarına gitmek ve balıkların pişirildiği herhangi bir alanda bulunmak da risk oluşturan durumlar arasındadır. Balık alerjisi bazen balıktaki yüksek iyot miktarı nedeniyle iyot alerjisi ile de karıştırılabilmektedir. Ancak iyot balık alerjisinde reaksiyonu tetikleyen bir madde değildir.
KAYNAKÇA
1